10 Adımda Yapıcı Eleştiri
top of page

10 Adımda Yapıcı Eleştiri



İkili iletişimlerde en önemli şeylerden birinin de tarafların birbirine gerek bilgi gerek bakış açısı anlamında katkıda bulunması olduğunu düşünüyorum. Yani başka bir deyişle laf olsun torba dolsun diye değil karşılıklı olarak fayda sağlamak ve fikir alışverişi yapmak. Bilgi ve tecrübe paylaşımının yanı sıra eleştiri de ikili iletişimde tarafların birbirine fayda sağlamasında çok önemli bir rol oynuyor.


Bu aşamada “eleştiri” kavramından ne anladığımız, bu kelimeye nasıl bir anlam yüklediğimiz çok önemli. Eleştiri yalnızca karşı tarafın açıklarını, eksiklerini işaret etmek için yapıldığında, yani bir anlamda karşıdaki kişiye yalnızca kendini haksız, başarısız veya yetersiz hissettirmek için yapıldığında bir fayda sağlamayacağı gibi aradaki iletişimi ve ilişkiyi yaralayacaktır. Tam da burada “Yapıcı Eleştiri” kavramı devreye giriyor. Yapıcı eleştirinin detaylarına değinmeden önce kısaca bir tanımlamakta fayda var diye düşünüyorum.


Yapıcı eleştiri; başka biri tarafından ortaya koyduğu herhangi bir fikir, iş veya ürünle ilgili, iyi düşünülmüş, mantık süzgecinden geçirilmiş, “Ben onun yerinde olsam nasıl daha iyisini yapardım” sorusuna yanıt verebilen, hem olumlu hem olumsuz görüşlerimizi aktaran, düşmanca değil dostça bir tutum sergileyen, karşımızdaki kişinin içinde bulunduğu durumu daha iyi ve üstün bir noktaya getirmek amacıyla ortaya koyduğumuz, fikir, iş veya ürün sahibine zamanında, yerinde, açık bir şekilde, detaylı ve uygulanabilir şekilde sunulan eleştirilerdir.


Yapıcı eleştirinin tanımı da yapısı kadar karmaşık. Bu sebeple bu kavramı adım adım incelemekte fayda var.


1. Eleştirmiş olmak için eleştirme ve argümanının geçerli olduğundan emin ol


Öncelikle yukarıda da belirttiğim gibi sadece eleştirmiş olmak için eleştirmenin aradaki iletişim ve ilişkiye zarar vermenin ötesine geçemeyeceğini unutmamalıyız. Bir eleştirinin yapıcı olabilmesi ve fayda sağlayabilmesi için öncelikle geçerli olması gerekiyor. Ancak maalesef birçok insan aklına gelen ilk yorumu paylaşmayı eleştiri olarak algılayabiliyor. Halbuki, özellikle de başka birine ait bir fikre, ürüne veya işe dair aklımıza gelen, içimizden geçen her şey geçerli olmayabilir. Hatta aslına bakarsanız çoğu zaman görüşlerimiz konuyla ilgili geçersiz eleştirilere dayanır. Öncelikle bir konuya dair eleştiri üretebilmek için konuya hakim olmak gerektiğini unutmamak gerekir. Yani örneklendirmek gerekirse bir yazıyı, bir kitabı yalnızca başlığına bakarak eleştirmek son derece mantık dışı, ‘laf olsun torba dolsun’ bakış açısıyla sarf edilmiş sözlerden ibaret olarak kalır. Üstüne üstlük bir fayda sağlamak bir yana konunun muhattabı olan kişiyi demotive eder ya da yanlış yönlendirir. Üstelik geçerliliği olmayan ve bir temele dayanmayan yorumlar ilişkinin yakınlık derecesine göre kişiyi kendinden şüphe etmeye bile yönlendirebilir. Bir konuyla ilgili eleştiri yapacak kadar hakim olmak da aslında her zaman mümkün olan bir durum değildir. Dolayısıyla bir eleştiri üretmeden önce geçerliliğini kendi içerimizde değerlendirmekte fayda var. Bunu yapmanın da en akılcı yollarından biri, konu hakkında eleştirimizi paylaşmadan önce kendimize “ben bunu söylediğimde karşımdaki kişi benim bu eleştirime nasıl bir karşı argüman geliştirebilir?” sorusunu sormak. Bu soruyu kendimize sorup üzerine düşündüğümüzde, ilk başta bize son derece geçerli ve mantıklı gelen bir çok eleştirinin aslında geçersiz olduğunu fark edeceğimizi düşünüyorum. Zira her konuda, gerçek anlamda geçerli bir eleştiri sunabilecek kadar bilgi sahibi olmak mümkün değil. Sonuçta herkes her konuda uzman olamaz değil mi?


2. Mantığının sesini dinle ve kişiselleştirme


Çoğu zaman bir konuyu, bir durumu olumsuz olarak eleştireceğimiz zaman mantığa dayalı değil de duygusal davranmaya daha meyilli oluruz. Bu da hata yapmamıza yol açar. Özellikle de iyi düşünülmemiş, tepkisel ve anlık olarak ürettiğimiz bir eleştiriyse hataya düşme olasılığımız daha da artıyor. Tam da bu sebeple bir eleştiri yapmadan önce kendimize vereceğimiz 30 saniyelik düşünme süresinde karşımızdaki kişinin kişiliğine saldırma, duygusal davranma gibi yanılgılara düşmediğimizden emin olmamız gerekiyor. Argümanımızı mantık süzgecinden geçirdikten ve gerçekten konu ile ilgili olarak geçerli bir eleştiri olduğuna kanaat getirdikten sonra karşımızdaki kişiye iletmeliyiz diye düşünüyorum.


3. Üslup her şeydir


İletişimde ne söylediğimizden daha önemli bir şey varsa o da nasıl söylediğimizdir, yani üsluptur. Bu şahsen benim de en önemsediğim konuların başında geliyor. Doğru bir üslupla en olumsuz şeyi bile karşıdaki kişiye kendini kötü hissettirmeden söylemek mümkün diye düşünüyorum. Kaldı ki kötü bir üslupla konuşan birinin eleştirilerinin kimse tarafından ciddiye alınacağını da sanmıyorum açıkçası. Bu sebeple nasıl söyleyeceğimize en az ne söyleyeceğimize olduğu kadar odaklanmalıyız.


4. Karşındaki düşmanın değil, dostça yaklaş


Maalesef çoğunlukla eleştiri saldırganlığı da beraberinde getirebiliyor. Bunun sebeplerinden biri eleştiriyi yapan kişinin bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde kendisini üstün görmesi veya karşısındaki kişide böyle bir algı yaratmasıdır. Hem kimse başöğretmenlik taslayanları sevmez değil mi? Bir diğer sebep ise eleştiren kişinin karşı taraftan gelmesi olası savunma için hazırlık yapma çabası diyebilirim. Dolayısıyla baştan saldırgan bir tutum sergileyerek gelecek savunmaların önüne geçebileceği yanılgısına düşer. Halbuki, yapıcı eleştiri, dostane olmalı ve durumu iyileştirme hedefiyle yapılmalıdır. Karşımızdaki kişiye en başından olumsuz duygular besliyorsak yapacağımız eleştirinin yapıcı olması pek mümkün değil. Aksine özellikle öfke gibi duygular söz konusu olduğunda maalesef karşımızdaki kişinin kişiliğini eleştirmeye meyilli olabiliyoruz.


Bu doğrultuda ancak nötr veya olumlu duygularla yapıcı eleştiri üretebilmemiz mümkün. Kısacası yapıcı eleştiri üretebilmek için karşımızdaki kişiye sevdiğimiz ve olumlu duygular beslediğimiz bir dostumuza gösterdiğimiz özenle yaklaşmak gerekiyor.


5. Önceliğin geliştirmek ve yol göstermek olsun


Eleştiri yaparken amacımızın yalnızca kendi fikrimizi söylemek ve empoze etmek değil karşımızdaki kişiye fayda sağlamak, yol göstermek, söz konusu işi veya fikri daha iyi bir hale getirmeye yönelik önerilerimizi paylaşmak olduğunu hep hatırlamak gerekiyor. Zira hiç bir çözüm önerisi sunulmayan, yalnızca olumsuz yanları işaret eden görüş ve yorumlar en iyi ihtimalle karşımızdaki kişi tarafından umursanmayacaktır. Eleştirilen taraf olduğumuzda nasıl ki bir çözüm önerisi sunmayan eleştirileri umursamıyorsak karşımızdaki kişiler de aynı şekilde mantık çerçevesinde öneriler barındırmayan bir eleştiriyi umursamayacaktır. Başka bir deyişle yapıcı eleştiri üretirken amaç bir konu hakkında yalnızca eksik ve hataları bulmak ve işaret etmek değil, konu hakkında durumu daha iyi hale getirebilecek çözüm önerileri sunmak olmalıdır. Yani kabul edelim “bu olmamış, burası eksik kalmış” deyip moral bozmanın kimseye bir faydası yok.


Ancak maalesef çoğunlukla insanlar yalnızca eksiklikleri işaret ederek bir şeyleri eleştirdiklerini düşünürler fakat eleştirdikleri konuyu iyileştirmeye yönelik bir katkı sağlamazlar. Bu hataya düşmemek için öncelikle kendi içimizde konuyu detaylıca gözden geçirip, gelebilecek karşı argümanları değerlendirip, eleştirimizi mantık süzgecinden geçirmeliyiz. Bunu yaparken de karşımızdaki kişinin büyük olasılıkla bizden çok daha uzun süredir bu konuya kafa yorduğunu ve bir çok olasılığı gözden geçirmiş olabileceğini unutmamak gerekiyor.


6. Sadece olumsuza değil olumluya odaklan


Herhangi bir alanda bir işin veya fikrin mükemmel olmasını beklemek pek de akılcı değil. Her işin, fikrin veya projenin eksileri, artıları, iyi ve kötü yanları mutlaka vardır. Çoğumuzun matematik derslerinden hatırlayacağı, sonucu yanlış olsa bile gidiş yolundan puan aldığımız sınav sorularını bir hatırlayalım isterim. Bir matematik problemini çözerken izlenmesi gereken yolu izleyip, küçük bir hesaplama hatasıyla yanlış sonuç bulduğumuz sorulardan söz ediyorum. Ben yapıcı eleştiriyi aslında biraz buna benzetiyorum. Yani sorunun sonucu yanlış da olsa doğru yapılan şeyleri göz ardı etmemekten söz ediyorum. Ya da bir proje sunumunu ele aldığımızda, bazen fikir ve uygulanabilirlik çok iyi olsa da anlatan kişinin sunumu çok kötü olabilir veya karşı tarafa doğru aktaramayabilir. Bu projeyi tamamiyle kötü yapmaz. Dolayısıyla eleştiri yaparken konuya farklı açılardan bakarak, hem olumlu hem olumsuz yönlerine değinerek, olumlu yönlerin nasıl arttırılabileceğine, yani işin nasıl daha iyi bir hale getirilebileceğine odaklanarak yorum yapmak gerekiyor.


Bununla birlikte insan, yapısı gereği eleştirilere karşı kendini savunmaya meyillidir. Dolayısıyla yalnızca olumsuz yönleri işaret ettiğimizde, karşımızdaki kişi de doğal olarak savunma mekanizmasını devreye sokacaktır. Karşımızdaki kişinin saldırı altında hissetmemesi ve savunmaya odaklanmamasını sağlayabilmek için söz konusu fikrin ya da işin olumsuz bir yönünü ortaya koyarken bir de olumlu yönünü sunmakta fayda var. Böylelikle bu eleştiriyi gerçekten yardımcı olmak, daha iyi bir duruma gelmesini sağlamak için yaptığımız algısını oluşturabileceğimizi düşünüyorum.


7. Açık ve net ol


Eleştiri yaparken düşüncelerimizi ve önerilerimizi açık, net bir şekilde ifade etmek son derece önemli. Muğlak, belirsiz görüşlerin kimseye bir faydası olmayacaktır zira eleştirinin amacı karşımızdaki kişinin alt metinleri okuyarak kendince çıkarımlar yapmasını sağlamaya çalışmak değil, eleştiri ve önerileri doğru şekilde anlaması olmalı. Yani kısacası, iş gövde gösterisi, zeka yarışına dönüştüğü noktada yapıcı ve yaratıcı olmak bir yana negatif enerji yaratmanın ötesine geçemez. Bu sebeple, eleştirirken kendimizi net ve açık bir şekilde ifade etmemiz şart.


8. Dinle ve detayları gözden kaçırma


Doğru ve yerinde eleştiriler yapabilmek için karşımızdaki kişiyi pür dikkat dinlemek ve detayları gözden kaçırmamak gerekiyor. Yüzeysel bir eleştiri yapıcı olmanın aksine yıkıcı olabilir. Zira özensizce, dinlemeden, detaylara hakim olmadan yapılan yüzeysel bir eleştiri karşımızdaki kişide önemsenmediği veya küçümsendiği algısını da yaratabilir. Sonuç olarak gerçekten iyi düşünülmüş, mantık süzgecinden geçirilmiş bir eleştiri üretebilmek için konunun detaylarını ve detayların arasındaki ilişkiyi iyi anlamak gerekir.


9. Uygulanabilirlik önemli


Bazı durumlarda eleştirdiğimiz fikir, iş veya projenin olumsuz taraflarının olması güncel şartlara bağlı olabilir. Dolayısıyla bir eleştiride bulunurken şartları gözardı etmemeli ve önerilerimizin uygulanabilir olduğundan emin olmalıyız. Aksi takdirde yine geçersiz ve yapıcılıktan uzak bir eleştiri yapmanın ötesine geçmemiş oluruz.


10. Duracağın yeri iyi bil


Eleştirinin yapıcı ve efektif olabilmesi için duracağımız yeri bilmemiz şart. Her şeyin fazlası zarar, eleştirinin de. Duracağımız yeri bilmediğimizde eleştirmek için eleştiren, itici bir insan algısı yaratmış oluruz. Bununla birlikte her bireyin birbirinden farklı ve eşsiz olduğunu, her konuda aynı fikirde olmanın mümkün olduğunu da göz ardı etmemek gerekiyor.

bottom of page